26.07.2010  

Son zamanlarda siyaset arenasında ilginç olaylar oluyor Bu olaylar da bir hayli kafa karıştırıyor. Bu kafa karışıklığı içerisinde bazı analizlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

      1996 yılında Nato ,AB,Pentagon Türkiye de toplumsal,siyasi,askeri ve askeri araştırma yapmışlardı.Bu araştırmanın siyasi verileri o dönemde bazı yayın organlarında ve siyasi çevreler de epeyce tartışılmıştı. Buna göre iktidarın büyük ortağı durumundaki parti derhal siyasi arenadan uzaklaştırılmalı idi. Aksı takdirde 2000 yılında bu parti %45,2005 de de%60 oyla iktidara gelebileceği kanaatine varmışlardı. Nitekim aynı siyasi anlayış, onun devamı olduğuna inanılan anlayış ,ve ona yakın duran İslami hassasiyeti olan anlayışların daha sonraki seçimlerde aldıkları oyların toplamı üç aşağı-beş yukarı aynı sonuçları verdiği ortaya çıkmıştır.

                               Hal böyle olunca Türkiye de bu seçmen profilin e rağmen iktidarları oluşturmak mümkün olmadığı için 2000 ler in başında siyaset dizayn edildi. İktidar oluşturuldu. Ama bir müddet sonra oluşturulan bu iktidar oluşturanların isteği hilafına dış politikalar izlemeye başladı. Özellikle son iki senedir iyice laf dinlememeye başladı .Bu dönemde dışişleri bakanlığına atanan Prof .Ahmet DAVUTOĞLU nun izlediği politikalar dünya egemenleri ile onların emellerine hizmet eden ve bu suretle güçlenip,belirli bir güce ulaşana kadar kendilerini kamufle ederek güçlendikten sonra İslam a ve Müslümanlara hizmet edeceğini söyleyen cemaatin tepkilerine neden olmaktadır. Hiç hesapta yokken iktidar. İsrail karşıtı politikalar izlemek te, Gazze deki zulme karşı çıkmakta ,D-8 projesine işlerlik kazandırmaya çalışmaktadır.Oysa başlangıç ta iktidara destek veren çevreler Milli görüşü tamda bu sebeple iktidardan uzaklaştırmışlardı.Şimdi bular aynı şeyleri yapmaya başladılar.O halde bunlarında üzerlerinin çizilmesinin vakti geldi.Eski politikacılar bile ”Erdoğan ,Kurtulmuştan daha çok Milli görüşün devamı olmaya layıktır” demeye başlanışlardı.Madem öyle hem Erdoğan ı devre dışı bırakacak hem de milli görüşü Erbakan’dan kopararak ehlileştirecek bir proje uygulamaya konulmalı idi.

                             Nitekim uzunca bir süredir hazırlığı yapılan projeye Saadet kongresinde start verildi. Tıpkı 2000lerin başın da bize seyrettirilen filmin tekrarı gibi sadece bu sefer filmin aktörleri farklı. senaryo daha profesyonelce hazırlanmış. Yeni aktör eskisi gibi “gömlek değiştir mek” ten söz etmiyor. O tamamen gömleği atmaktan söz ediyor. Ve bu gömleğin yerine Osmanlı gömleği giyeceğini söylüyor. Nede olsa okyanus ötesi bize “Yeni Osmanlı” projesi vermedi mi? Hem hoca efendi yıllardır bunun altyapısını hazırlamak için yatırımlarını dünyanın her yerine yaymıyor mu? Bu yüzden milli görüşten nefret eden cemaat boşuna mı?  Kurtulmuşu bütün toplantılarına onur konuğu olarak davet ediyordu? Milli görüşün adını anmaktan bile sakınan cemaat yayın organları iki senedir saadet partisine yayınlarında yer veriyorlardı.?Şimdi zamanı geldi.Ak parti  aut Saadet in (Erbakan etkisi tamamen yok edilmek şartı ile)

                             Yukarıda anlatmaya çalıştıklarım çok uçuk ,hatta komplo teorisi gibi gelebilir.Ama günümüzde dünyaya hükmettiğini zanneden hakim güç ve onların işbirlikçileri için İslam’ın  ve Müslümanların yanında görünmek,  her türlü cezalandırılmayı hak etmektir.Erdoğan böyle davranmakla tıpkı Erbakan hoca gibi cezalandırılmayı hak etmiştir.Yeni aktör eğer hata yapmazsa ve Erbakan yükünden kurtulursa; Kurtulmuştur.Dilerim İslam düşmanları ile onların yerli işbirlikçilerinin hesapları tutmaz ve ben yanılırım.Unutmamak lazım.Herkesin bir hesabı vardır.Allahın da bir hesabı vardır.Bu hesap her hesabın üzerindedir.Selamlarımla