Bolu Lokantacılar, Aşçılar ve Pastacılar Odası Başkanı Murat Abak’la yaptığımız röportajın ardından yıllardır Bolu’ya hizmet veren Asya Pide ve Kebap Salonu, Tencere Yemekleri’nin sahibi Özcan Özdemir’le de görüştük ve Murat Abak’ın “Kaliteden ödün verdik” cümlesini Özcan Özdemir’e sorduk. Abak’ın; “Ekonomik sorunlar nedeniyle lokanta esnafımız kaliteyi düşünmez oldu. Dükkânı ayakta tutabilmek için kaliteden ödün verdi” açıklamasının kendisi için geçerli olmadığını söyleyen Özdemir; “Ben o tür şeylere girmedim. Bu işte önemli olan kaliteden ödün vermemek. Benim müşterim azaldığı zaman da masrafları kısmadım” dedi.
Sizin politikanız nedir?
Bizim politikamız iyi mal, kaliteli mal ve alışa göre fiyat. Kullandığım yağın, pirincin kalitesini düşürdüğüm zaman o yemeğin, pilavın tadı değişecek ve müşterim de bunu anlayacak. Babam Nuri Usta’nın bugüne getirdiği bu işletmeyi kardeşimle ben ödün vermeden sürdürüyoruz. 39 yıldır bu sektörde hizmet veriyoruz ve hiç kaliteden ödün vermeyi düşünmedik.
Sizin lokantanızda fiyatlar nasıl? Kalite ve fiyat dengeli mi?
Kesinlikle. Bize genellikle orta gelirden vatandaşlar ve memur kesimi geliyor. Bu gelenler de bir süre sonra bizim sürekli müşterimiz oluyorlar. Hem temizliğe önem veriyoruz hem de ücretin insanları sıkıştıracak bir ücret olmamasına dikkat ediyoruz.
Kalite ucuza satılır mı?
Hayır, kalite ucuza satılmaz. Biz de zaten yemeklerimizi ucuza satmıyoruz, uygun fiyata satıyoruz. Bir kilo kırmızı etin kilosu 25 lira. Hesap yaptığın zaman bir porsiyon bir porsiyon 6 liraya denk geliyor.
Oldukça ucuza yemek veren lokantalar var, özellikle son zamanlarda arttı bunlar. Bu tür yerlerin açılması size zarar vermiyor mu?
Her lokanta esnafının ulaştığı müşteri portföyü vardır. Bolu bir öğrenci şehri. Öğrenciler, ister istemez gidebileceği, ucuza yemek yiyebileceği yerleri arıyor. Bu tür yerlerin olması bizim işyerlerine sıkıntı yaratıyor ama sonuçta müşteri kendi tercihine gidiyor. Niye gidiyorsunuz diyemeyiz.
Kaliteli yemekler pahalı, kalitesiz yemekler ucuz fikrine nasıl bakıyorsunuz?
Evet ama bir üçüncü şık da var. Kaliteyi ucuza değil uyguna yemek. Biz böyle yapıyoruz. Kaliteli yemek yemeye gidenler, örneğin bir otelde yemeyi tercih edenler parayı düşünmez ama 1,5 liraya tavuk döner ve ayran tercih edenler parayı düşünür ve ekmeğin içinde ne kadar tavuk eti var düşünmez. Belki de bizim bugünlere gelmemizin sebebi de bu. Kaliteyi uygun fiyata sunmak. Hem babadan kalma işyeri olması, isim yapması hem de kaliteden ödün vermemiş olmamız.
Siz yöresel yemek yapıyor musunuz?
Yöresele yakın yemekler yapmaya çalışıyorum. Tencere yemeği yapıyorum. Bir ezogelin, mercimek çorbasının yanında bakla çorbası, patates çorbası ve Bolu tarhanasından çorbayı dükkanımda bulunduruyorum. Keşli cevizli erişte de yapıyoruz. Başkanımız Murat Abak’ın dediği gibi yöresel yemek yapan işyerleri Bolu’yu kaldıramayabilir. Çünkü dışarıdan gelenler Bolu’nun içine girmiyor; Abant’a, Gölcük’e gidiyor.
Müşteriyle ilişkileriniz nasıl? Kaliteli, uygun ama bir de bunun sunumu var, hizmeti var değil mi?
Kesinlikle. Belki de en önemlisi bu. Bize gelen müşterilere bir arkadaş bir ahbap gibi davranıyoruz. Sohbet ediyoruz, şakalaşıyoruz, tatlı dilli oluyoruz, güler yüz gösteriyoruz. Zaten bunu yaptıktan sonra o müşteri bir daha başka yere gitmez. Hem kaliteli yemeği uyguna yerim hem de sohbet ederim diye bize geliyorlar. Hatta biz müşteriyi yönlendiriyoruz. Müşteri bana ne önerirsin diyor. Her güne ayrı bir yemek yapıyoruz biz. Mesele bugün Çarşamba, şu yemeğimiz var. Bunu verelim size diyoruz. Müşteri ne yiyeceğini bize bırakıyor yani.
