yeniduzce.com Bolu'nun En Aktif Haber Portalı!  
Anasayfa   ANASAYFA   Spor Haberleri   SPOR HABERLERİ   Röportajlar   RÖPORTAJLAR   Foto Galeri   FOTO GALERİ   Video Galeri   VİDEO GALERİ   Tv Kanalları   TV KANALLARI   Oyunlar   OYUNLAR  
  Yazarlar   Bolu Hava Durumu   Bolu Hava Durumu   Nöbetçi Eczaneler   Nöbetçi Eczaneler   Anket   Anket   Arşiv   Arşiv   Ziyaretçi Defteri   Ziyaretçi Defteri   Künye   Künye   İletişim   İletişim   İletişim 26 Nisan 2024 Cuma
[13:34] Sokak ortasında pompalı tüfek ile saldırdı -- [12:09] çocuklara eğitim parkında "trafik bilinci" kazandırılıyor -- [12:03] Güner'den aşı ekiplerine moral ziyareti -- [22:00] Güner ; AK Parti döneminde alt yapı sorunu yoktu -- [16:29] Evrensel Hafızlar Derneği'nden kompozisyon yarışması -- [14:24] AK Kadınlardan bağımlılık eğitimi -- [16:38] Bolu'da en çok yağmur Yedigöllere yağdı -- [16:33] Bolu'da tarihi eser operasyonunda 2 bin 155 sikke ele geçirildi -- [14:42] Ücretsiz yaz karate kursları başladı -- [14:19] Ak Parti Bolu teşkilatından kan bağışı --
46 YIL 2 AY 15 GÜN HİZMET VERDİM

Bolu Gündem Gazetesinin uzun yıllardır köşe yazarlığını yapan, adı Bolu Cumhuriyet İlköğretim Okulu Onur listesinde geçen Mustafa Namdar ile röportajımızın ilk bölümü.

Haberi Yazdır

02.08.2011  13:47

 

   Bolu Gündem Gazetesi köşe yazarı, Bolu Kalkınma Vakfı genel sekreteri, Bolu Endüstri Meslek Lisesi Eski Müdür Baş Yardımcısı gibi unvanları ile ilimizin önde gelen isimlerinden Mustafa Namdar’ı, röportajımızın bu kısmında biraz daha yakından tanıyacağız.

Keyifli okumalar…

Hocam sizi biraz tanıyabilir miyiz? Özellikle doğum yılınız çok merak ediliyor.

Ben 1935, 20 Mayıs, Bolu Büyük Berk Köyü doğumluyum. Çocukluğumuzun beş, altı yılı köyde geçti. Sonra ailemizin şehre gelmesi sonucunda, önceleri Akpınar Mahallesinde oturduk. 1944 depremine kadar oradaydık. Daha sonra, şu anda da oturduğumuz Tabaklar Mahallesinde ikamet etmeye başladık. İlköğretimi eski adıyla Fevzi Cumhuriyet İlköğretim Okulu, yani şuan da ki Sakarya İlköğretim Okulundan mezun oldum.

İlkokul biter ve Mustafa Hocam, orman mühendisi bir komşusunun sözlerinden etkilenerek, ailesinden de habersiz, 1945 yılında açılan Erkek Sanat Enstitüsüne kayıt yaptırır.

 O dönemlerde Sanat Enstitüsü adı ile eğitim yapan meslek liseleri ilkokuldan sonra öğrenci alıyordu. Ben aileme de sormadan, belki çevrenin etkisi altında kalarak, 1945 yılında açılan Erkek Sanat Enstitüsüne kayıt yaptırdım. Hatta o dönemin, rahmetli oldu şu an, müdür yardımcısı öğretmenimiz  “ senin anan baban yok mu, onlar bakalım izin verecekler mi” diye sorduğunda ben istiyorum, dedim. Çünkü şöyle bir sözün etkisi altında kalmıştım o dönemlerde. Orman mühendisi olan bir komşumuzun bir gün ağzından “ memurun ekmeği dizinde olur, ayağa kalktığı zaman düşebilir. Ama sanatkârın ekmeği bileğinde olur, bileği kopmadığı sürece ekmek parasını kazanır” diye bir cümle kurmuştu. Bu benim kafama nasıl olduysa yerleşti. Ben sanatçı olayım diye düşünerek okula gittim.

O dönemin şartlarında Anadolu’da yaşanan ekonomik sıkıntılar Mustafa Namdar’ın evinde de yaşanmaktadır. Babası iki çocuğu aynı anda okutamayacağı için “kısa yoldan hayata atılma planları” yapan Namdar, öğretmenlerinin önerisi ile yüksek teknik öğretmen okulu sınavlarına girer.

Okul bittikten sonra o dönemde adı Marangozluk olan bölümden mezun oldum. Biz iki erkek kardeştik. Ailenin ekonomik durumu o dönemlerde pek de parlak olmadığı için, rahmetli babam iki çocuğu aynı anda okutma şansının olamayacağını, okulumu bitirdikten sonra bir işe girebilme olasılığımı araştırmam gerektiğini söyledi. Kısa yoldan ekmek parası kazanabilmenin yolunu düşünmeye başladım. O dönemde okul müdürümüz yüksek teknik öğretmen okulu sınavlarına girebilmemiz için bizi aday gösterdi. Bana haber gönderdi. Kısa yoldan hayata atılmak istiyorsan, marangozluk demircilik gezici köy kursları var, oraya müracaat et. Ankara’da açılacak olan 3.5 aylık bir kurstan sonra sizi öğretmen olarak atayacaklar dedi. Benim içinde o ekonomik sıkıntılar içinde yaşadığımız o günlerde gerçekten büyük bir sürpriz oldu. Hemen müracaat ettim. Ankara da ki kurstan sonra ilk görev yerim Artvin oldu. 1952-53 eğitim öğretim yılında atamam yapıldı. 1956 yılı sonuna kadar Artvin’de görev yaptım.

Askerlik yılları başlar ve o dönem 3. Ordu Komutanı olan Ragıp Gümüşpala’nın huzuruna çıkar.

1957’de Polatlı, motorlu top sınıfında yedek subay olarak askerliğimi yaptım. Daha sonra kura çektik ve görev yerim Erzincan oldu. Orada görev yaparken Erzurum’da bulunan 3. Ordu’ya ait bir süvari koşulu topçu birliği lav edilmişti. Bizim tabura oraya intikal etme görevi çıktı. Biz aşağı yukarı 6 ay sonrası Erzurum 3.ordu inşaat emlak müdürlüğünde yedek subay olarak görev yaptım. O ara, bir dönem parti başkanlığı da yapan Ragıp Gümüşpala 3. Ordu Komutanıydı. 3. Ordu adına bir marangoz atölyesi kurulması gündeme geldi. Bizi nereden seçtilerse 8-10 arkadaş ile beraber, rahmetli Gümüşpala’nın huzuruna çıktık. Bize bir mülakat yaptılar ve 0 atölyenin kurulması ile ilgili içlerinde benim de olduğum 3 kişi seçtiler. 1957-58 dönemi içinde 3. Ordu adına bir atölye kurduk. Yine 3. Ordu adına bir kütüphane ve kapalı spor salonu yapılmıştı. Bunların lambiri işlerini yaptırdık.

Öğretmenlik yılları…

Terhis olduktan sonra Göynük Himmetoğlu Köyü’nde çalıştım. Düzce’nin Muncurlu, Aydınpınar ve Şavkuş köylerinde çalıştık.

Gerede’de ilçe merkezinde görev yaparken, kurs öğretmenleri için, 1968 yılında bir okul açıldı. 15 yıl kurs öğretmenliği yapmış olanlar, sınavla bu okula alındı. Bu konu ile ilgili biz bir dernek kurmuştuk. İleriye dönük eğitim öğretim çalışmaları nasıl yapılır onun araştırması içindeydik. Bu çalışmalar sonucu İzmir’de ki okul açıldı. Yapılan sınavı dereceyle kazandım. 68-76 yılları arasında, İzmir Mithat Paşa Endüstri Meslek Lisesinde hem öğretmen hem öğrenci olarak çalıştık. Son atamam Bolu Endüstri Meslek Lisesine yapıldı. 1970 Yılında başladım göreve, 73 yılında müdür yardımcısı olarak devam ettim. 1992 yılında müdür başyardımcılığı görevi yaptım. 1995 yılının eylül ayında, okullar açılmadan emekli oldum. Bizde fiili hizmet yılı vardır. Atölye de yıpranma payları da hesaplanır. Bunlarla beraber benim 46 yıl, 2 ay, 15 gün hizmet yılım var. Bunun 42 yılı bir fiil öğretmenlikle geçti.

Emekli olduktan sonra da sosyal faaliyetlerle ilgili bir takım çalışmaların içindeyim.

İkinci memleketim dediği Artvin’de görev yaparken, kendisi gibi öğretmen olan eşiyle tanışır ve 1955 yılında evlenirler….

1955 yılında Artvin’de çalışırken söz kesmiştik, Bolu’ya dönünce evlendik. Eşim Eskişehir’ li. Eşimde Artvin’de öğretmendi, orada tanıştık. Şuan hala evliliğimiz devam ediyor.

Eşim, Eskişehir doğumlu. Anne babası İstanbul Semedire’den. Rahmetli kayınvalidem Eskşehirde öğretmenlik yapıyormuş.  Kayınpederimizde, ben kendilerini tanımadım, biz evlendiğimizde vefat etmişti, askeriyede sivil muhasebeci olarak çalışıyormuş. Eşimde Eskişehir olunca nerelisin dediklerinde Eskişehirliyim deyip geçiyoruz. 1986 yılında emekli oldu. Ev ekonomisi, biçki dikiş ile ilgili branşı vardı.

1955’den bugüne gelinceye kadar, bu birliktelik devam ediyorsa mutluluk vardır diye düşünüyorum.

Bu mutluluğun uzun yıllar sürmesinin sırrı nedir?

Gençlik yıllarında bazı şeyleri düşünürken, ani heyecanlanıp ters tepkiler verebiliyorsunuz. Bu tepkilerin içinde eşlerden birisi asabi bir durum içine girmiş ise, karşısında ki susup sesini çıkarmıyorsa, belli bir zaman sonra sorun kendiliğinden halloluyor zaten. Ama o bağırır siz bağırırsanız mutlaka huzursuzluk olur. Biz eşimle her şeyi sağlıklı bir şekilde paylaşmanın yolunu böyle bulduk. O okuldan gelirdi, ben gelirdim, okulda yaşadıklarımız orada kalmıştır. Problemleri evimize hiç getirmemişizdir. Yaşadığımız güzellikleri evde konuşurduk. Her şeyden önce eşlerin birbirini iyi tanımış olması, anlayış gösteriyor olması çok önemli. Ben duygusunu bir tarafa bırakıp eğer ailede biz diyebiliyorsanız, mutluluğun önü açılıyor.

Ve ilk çocuğu Şafak “denizden” gelir. Doktorun ısrarına rağmen, sabaha karşı doğduğu için adı “Şafak” olur.  

1956 yılında bir oğlum dünyaya geldi. Onun doğumunun da farklı bir hatırası vardı. Artvin’de görev yaparken eşim hamileydi, Bolu’ya dönüyorduk. O dönemlerde ulaşımda çok sıkıntılar vardı. Bolu’dan Artvin’e, söylediğimizde kimse inanmıyor ama, tam bir haftada gidiyorduk. Eğer İstanbul deniz yollarıyla gitmeyi tercih edersek, ekspres seferlerle, 3 gün 3 gece de ulaşıyordu.

Tabi Bolu’ya gelirken, eşime yol belki zarar verebilir diye kontrol yaptırdık. Doktor gidebilirsiniz dedi. Hesabımıza göre doğuma 25 gün kadar bir zaman vardı. Ama çok ilginçtir, Hopa’da bileti aldığımızda, yaşlı bir adam yanımıza yaklaştı, “ evlat bu kızımız senin mi” dedi. Evet dedim. “ geç kalmışsınız” dedi. Ne demek istediğini anlayamadık tabi o zamanda. Biz Trabzon’a geldiğimizde eşim sancılandı. Geç kalmışsınız dediğinin ne demek olduğunu o zaman çözdük. Deniz yolları doğumu öne alırmış. Bizde Trabzon doğum evine çıktık. Sabahın 6’sında bir oğlum dünyaya geldi. Bileti de ertelemiştik, 3 gün kaldıktan sonra Bolu’ya döndük.

Adını ne koydunuz?

Doktor çok ısrar etti, “denizden geldi adı Deniz olsun” dedi. Bende sabaha karşı doğdu diye Şafak olsun istedim. Oğlum, öyle bir kader ki Karadeniz Teknik Üniversitesi Kimya Bölümünü bitirdi. Şuan da İzzet Baysal Anadolu Lisesinde Kimya Öğretmenliği yapıyor. Kimya Mühendisi olarak, sanayi kollarında çalışmayı çok arzu etmişti. Ancak o dönemde anarşik olaylar çok olduğu için giremedi ve öğretmenliğe başladı. Onun da bir oğlu, bir kızı var. Torunumun büyüğü, İzzet Baysal Anadolu Lisesini bitirdi. Küçüğü de ilköğretim 5. Sınıfa geçti.

1963 yılında kızı dünyaya gelir.

Bir de kızım var. O da 1963 doğumlu. Ankara Dil Tarih Fakültesi, İtalyan Filoloji bölümünden mezun. Bunun yanında Anadolu üniversitesi işletme bölümünü bitirdi. Şuan da Bolu’da Eğitim Al adı altında yurt dışına öğrenci göndermekle uğraşıyor, bekâr şuan da.

Kızınız da köşe yazarlığı yapıyor.

Çok ısrarla ona yazar mısınız teklifleri geldi. Bana sorduğunda, yazabilirsin, çok da iyi bir şey olur, dedim. Günlük yaşamda insanlara yardımcı olayım diyecek bir takım görüş ve düşüncelerini aktarabilirsin dedim. Şuan da Ticaret Sanayi Odasına bağlı Kadın Girişimciler kurulunda başkan yardımcısı olarak da görev yapıyor.

Mustafa Namdar Hocam’la sohbetimizin diğer bölümü yarın sizlerle olacak.

Atatürk’ün Bolu’ya gelişi, Eski Bolu, Bir Hafta süren yolculuklardan, 3 Saatlik Ulaşımlara geldiğimiz günler,  Sanat ve daha fazlası



Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan Bizbolulular.com sorumlu tutulamaz.



Başkan Özcan’dan Almanya’ya teknik inceleme gezisi
Başkan Özcan’dan Alm
3 Aralık dünya engelliler günü (2019)
3 Aralık dünya engel
Anneler Üniversitede Okulu Başarıyla Tamamlandı
Anneler Üniversitede

kabak festivali Düzce 2019
kabak festivali Düzc
Anneler Üniversitede Okulu
Anneler Üniversitede
‘3. Köroğlu Yazarlık Mektebi’ Eğitimlerine Başladı
‘3. Köroğlu Yazarlık

KIRMIZI KAMYON OYUNU
KIRMIZI KAMYON OYUNU
SÜPER MARİO CROSS
SÜPER MARİO CROSS
IQ TESTİ
IQ TESTİ

ANGRY BİRDS RİO
ANGRY BİRDS RİO
TOM VE JERRY
TOM VE JERRY
KİM 500 MİLYAR İSTER
KİM 500 MİLYAR İSTER

TWİTTER'DA TAKİP ET
FACEBOOK'DA TAKİP ET
BOLU'DA VEFAT EDENLER
Bolu'da vefat edenler
9.06.2021
Bolu'da vefat edenler
29.04.2021
Bolu'da vefat edenler
26.04.2021
Bolu'da vefat edenler
22.04.2021
Bolu'da vefat edenler
22.03.2021
Bolu'da vefat edenler
8.03.2021
Bolu'nun En Aktif Haber Portalı!
0374 217 73 77
[email protected]

2010 - 2018 © Tüm hakları saklıdır.



Künye - İletişim
Serbay Interactive
Bolu web tasarım Emlak8
Site Haritası